NAZAR, Felak ve Nas sureleri

Felak suresi
De ki:
Sabah aydınlığının Rabbine sığınırım;
Yarattığı şeylerin şerrinden,
Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden
Düğümlere üfleyenlerin şerrinden,
Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden.

Nas suresi
De ki:
İnsanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım;
Cinlerden ve insanlardan olup da insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin şerrinden.

Felak ve Nas surelerinde dikkat çekici şöyle bir durum vardır: Felak suresinde Rabbimiz bir kere zikredilmiştir. Peşine dört ayrı şer zikredilmiştir. Bu şerler bir anlamda fizikidirler. Bedene hitap ediyorlar diyebiliriz. Karanlıklardan aydınlığa çıkaran Rabbimize sığınırız.
Nas suresinde ise Rabbimiz üç kere ve her defasında derecesi artırılarak zikredilmiştir. Buna karşılık bir tek şer zikredilmiştir. Vesvesecinin şerri… Bu şer ruha hitap eden manevi bir şerdir. Rabbimizin ismi üç kere zikredilerek daha güçlü bir sığınma vardır. İsimlerin derecesinin artması şu şekildedir:

Rab: Araplarda “Rabbül beyt” tabiriyle evin rabbi olarak insanların bir çoğuna söylenebilen bir sıfattır. İnsanların Rabbi denince bir tek Rab’ten bahsedilmektedir.
Melik: Yani kral, hükümdar sıfatı sadece çok az insana söylenen bir sıfattır. İnsanların meliki denince bir tek melikten bahsedilmektedir.
İlah ise Allah’tan başka ilah olmaması hasebiyle Allaha has bir özelliktir. İnsanların ilahı denmesindeki amaç Allah’ı birlemektir. Önce Rabbine, sonra hem melikine hem de ilahına sığınıyoruz. Sanki biri yetmiyorsa diğerine, bir üst makama gider gibi bir hava yaratılmış. Vesveseden temizlenmenin zorluğu vurgulanmış.

Felak ve Nas sureleri birbirini tamamlar. Bu sebeple beraber okunurlar. Çok okumaktan ziyade, manasını gönlümüze sindirerek okumak esastır. Okurken tüm hücrelerimizle Allah’a sığındığımızı en derinden hissetmeliyiz. Okurken bizim gönlümüzdeki hal bu ayetlerin gücünü harekete geçirir. Bu hal kaybedildiğinde her türlü şerre açık hale geliriz. Nazar gibi elle tutulmaz gözle görülmez şeyler, Rabbimizden uzaklaştığımızda başımıza gelecek şeylere çok hafif örneklerdir. Her daim ona sığınmak, onu Mevla’mız olarak görmek bizi her türlü tehlikeden korur. Ben Allah’a sığınıyorum hiçbir şey bana işlemez diyerek efelenmek de doğru değildir. Biz bir kulun hiçlik hissiyle, ruhen Allah’a secde, zahiren rüku (tevazu) halinde olmalıyız.

Bu secde ve rüku halinin eksikliği, dünyaya verilen değer bizi nazara, şerre açık hale getirir. Şer ve nazara uğradığımızda, nazar ve şer odaklarını suçlamak veya aramak yerine hatayı, eksikliği kendimizde aramalıyız. Eksikliğimizin farkına varıp tövbe ederek felak ve nas surelerindeki mana doğrultusunda Allah’a sığınmalıyız. Bir başka açıdan bu durum içimizde kıskançlık, haset, kem göz gibi duyguların olmaması, varsa tedavi edilmesi manasına da gelir.

Rabbim şer yapmaktan ve şerre uğramaktan bizleri muhafaza etsin.

Yorum bırakın