Allah rahmet etsin Münir Özkul\’la yapılmış ve vefatı münasebetiyle tekrar yayınlanmış eski bir röportajdan bir cümle bu! Dine dönmek kısmı anlaşılır bir şey ama şekle dönmek kısmı ise ilgi çekici… Yazının tamamından anlaşılan: bir şeylerin peşinden koşup umduğunu bulamamaktan o kadar bıkkın ve kendini rabbinden uzak tuttuğuna o kadar tepkili ki, belki de uzak kalmasına sebep olan kendince ürettiği mazeretlerden biri olan, en çok eleştirdiği veya eleştirilen şekilciliğe dahi dönmeyi istiyor. Belki bu mazereti ileri süren aklını veya ruhunu cezalandırmak için, belki de ruhunu bir başka ateşin içinde yakarak arındırmak için…
Dinin, ibadetin bir bedeni ve bir de ruhu vardır. İbadetlerdeki şekil o ibadetin adeta bedeni, bizi hedefimize götüren manası ise ruhudur. Bedene hitap eden kısmı bedeni, ruha hitap eden kısmı ruhudur da diyebiliriz. Şekil beden aracılığıyla ruha etki eder; hedefimize götüren manayı destekler. Mananın ruha etkisini katlar. Ama sırf şekil olursa veya altında yatan hikmet olan mana anlaşılmazsa ibadet ruha ağır gelir.
Belki de Münir Bey\’in içindeki ses ve çevresindeki manasızlık onu dine çekiyor ama dindeki manayı tam çözemediğinden sanki \”artık ayrı kalmak istemiyorum, ayrılık cehenneminde daha fazla yanmak istemiyorum\” dercesine elimde şekil dahi olsa dönmek geliyor içimden diyor.
İnsan şekille başlasa da samimi ve gayretli olursa Rabbimiz vakti saati geldikçe manayı, ruhu ona bir şekilde açar gösterir. Kuran \”Biz ayetlerimizi herkese gösteririz\” demiyor mu? İnsan zamanla kah Kurandaki öğütleri tuta tuta kah kafayı vura vura öğrenir. İnat etmezse daha az hasar görür.